Vintage uzun bir süredir herkesin
dilinde olan bir terim. Özellikle modayla profesyonel olarak ilgilenenlerin ya
da sadece ilgi duyanların çok aşina olduğuna eminim. Henüz değilseniz bile bu
tarz butiklerin mutlaka bir veya iki defa önünden geçmişsinizdir. Belki sadece ikinci el kıyafetler satan bir yer olduğunu
düşündünüz, belki de ilgilenip içeri dahi girdiniz. Ancak ne kadar biliyor ya
da bilmiyor olursanız olun şu bir gerçek : Bu ürünlere talep gerçekten gün
geçtikçe fazlalaşıyor ve dolayısıyla artık özel vintage butikler sayısını ikiye
katlamış durumda. Bu nedenle biz de bu
konuya kayıtsız kalamadık ve bu hafta bilen ve ve bilmeyenler için vintage
konusunu ele almaya karar verdik.
Öncelikle vintage nedir bir ona
bakalım. Vintage bir moda terimidir.
Geçmiş yıllardaki döneme ait tek ve özel parça ya da koleksiyonlara verilen isim olarak bilinmektedir.
Örneğin; Christian Dior’un 40’lardaki, Pucci’nin 60’lardaki, YSL’nin 80’lerdeki
tasarımları gibi... Aslında bu terimin asıl anlamı
bağbozumudur. Önce eşyalarda sonra otomobillerde daha sonralarıysa modada
kullanılmaya başlanmıştır. Bu kadar yaygın olarak kullanılan bir terim olmasına rağmen
anlamını tam olarak bilmeyenler ya da ikinci el ya da antika ürünlerle karıştıranlar
da yok değil. Peki bir eşyanın vintage olabilmesi için ne gerekir? İkinci el
mağazalarda ya da antikacılarda gördüklerimiz de vintage mıdır? Cevap tabi ki
hayır. Bir eşyanın Vintage
olabilmesi için belli bir geçmişi olması lazım, yani belli bir dönemi temsil
edebilir, belli bir akıma ait olabilir ya da önemli bir tasarımcının ikonlaşmış
tasarımı olabilir. Yani gördüğümüz her eski şeye vintage demek yanlıştır.
Diyelim ki siz de bu modaya
kapılıp vintage bir ürüne sahip olmak
istediniz, peki onu nasıl kullanacaksınız? Üzerinize giydiğinizde babaannenizin eskisini
giymiş gibi mi gözükeceksiniz? Ne kadar dayanacak? İlk soruyu cevaplayarak
başlayalım. Günümüzde en yaygın kullanım vintage parçalarla modern parçaları
harmanlamaktır. Dantelli üstleri düz kalem eteklerle akşam yemeklerinde, yüksek
belli pantolonları sade atletlerinizle kombinleyebilirsiniz. Böylelikle
modern stilinizde nostaljik bir hava yaratmış olur ve babaannenizin dolabını
karıştırmış gibi değil de bir stil ikonu gibi durursunuz. Peki bu ürünler ne
kadar dayanır ve onları nasıl muhafaza etmeliyiz? Buyrun size bir uzman önerisi
: Bazı vintage parçalar gün ışığına dayanmaz ve erir. Özellikle
bu tip parçaları, sadece gece giyin, yağmurdan, sigara ateşinden ve kostüme
zarar verebilecek tehlikeli keskin çanta, kemer ve aksesuvarlardan koruyup
kollayın. Asılacak parçalarsa, mutlaka yumuşak askılarda, iz bırakmayacak
şekilde asın. Şifon, ipek türlerini ise mutlaka ince kağıtlara sararak saklayın.
Vintage bir şekilde hayatımıza girdi. Seveni de var sevmeyeni de. Kimilerine göre vintage bir moda akımı veya trend değil, bir yaşam biçimi. Kimilerine göre ise geçmişe özlem ya da yaratıcılığın bittiğinin bir kanıtı. Kim ne düşünürse düşünsün artık sıradan vatandaş da moda ikonları da vintage ürünleri gardırobundan eksik etmek istemiyor. Tabi halen vintage ürünlere gardırobunda yer açmamış veya açmamakta direten insanlar da var. Peki Nayad Bal severlerin vintage modasına bakışı nedir? Geçici bir moda olarak mı yoksa bir yaşam biçimi olarak mı görüyorlar? Gerekli olduğunu mu düşünüyorlar yoksa gereksiz mi? Denediler mi yoksa henüz denemediler mi? Evet biraz da sizin fikirleriniz alalım? :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder